Ramazan Geldi Hoş Geldi

Hoşgeldin on bir ayın sultanı. Çocukluğumdan beri bir başka severim bu mübarek ayı. Yaşamdan geçen her yeni gün geçmişe bir o kadar bağlıyor insanı. Ondandır ki dünyadaki yaşanmışlıklarınız ne kadar eskirse, o kadar çok anarsınız geçmişi. Gerçi bu durum çoğu zaman yaşlanma belirtisi olarak algılanır, her ne kadar ben katılmasam da bu yoruma.

Yaşım henüz kahve içmez o daha  yaşlarında iken iftar öncesi televizyonun karşısına geçer iftar öncesi programları izlerdim, o ne büyük keyifti anlatamam.

Kuşkusuz en çok güldüğüm Karagöz ile Hacivat olurdu. Bu gölge oyunu, karşılıklı konuşma hatta atışma ve taklit üzerine kuruludur. Oyunda konuşmalar baş hareketleriyle değişir. Bu karakterlerin oynatıcısına hayalbaz denir. Hayalbazların yardımcıları da vardır. Bu yardımcılar çırak, yardak, sandıkkar olarak adlandırılır. 

Oyunun karakterlerinden Karagöz eğitimsizdir,  içi dışı bir olan bir halk adamıdır. Oyunda halkın sağduyusunu temsil etmektedir. Başı beladan hiç kurtulmayan Karagöz patavatsızdır, açık saçık konuşmaktan çekinmez. Bazen biraz hilekardır.

Hacivat, içten pazarlıklıdır. Her konuda biraz da ukalalığa varan bilmişliği vardır. Eğitim aldığı her halinden bellidir, biraz afilli konuşmayı sever. Onun bu süslü konuşmasını Karagöz anlamaz bazen de bilerek anlamazdan gelir. Zaten gölge oyununun ana  çerçevesi bu yanlış anlamalar ile çizilir.

Çelebi, İstanbul lehçesiyle konuşur. Mirasyedidir, şiir sever. İyi giyinir, güzel konuşur. 

Beberuhi, son derece yılışık ve yaygaracıdır. 

Tiryaki, adından anlaşılacağı gibi tam bir tütün, kahve, nargile gibi keyif veren maddelerin tiryakisidir. 

Ayrıca Kayserili ve Kastamonu karakterleri vardır. Osmanlı kültürünün tüm alt kimliklerini yansıtır bu gölge oyunu. 


Bir başka ramazan eğlencesi kanto dansıdır. Bu dansın en önemli temsilcisi sayın Nurhan Damcıoğlu idi. Kanto, tuluat tiyatrosunda bir kadın sanatçı tarafından dans eşliğinde söylenen şarkı esasına dayanır. Hem şarkı hem şarkı eşliğinde yapılan dans son derece hareketli ve çoşturucudur. İzlerken kendinizi hem çok enerjik hissedersiniz, hem de çok eğlenirsiniz. Genellikle haber sonrası ramazan eğlence programları olurdu. Her akşam bu dansı izlemekten keyif alırdık. 






Ramazanların olmazsa olmazları ramazan davulcularıdır. Şimdilerde işin para kısmı çok öne çıktığı için çok itici gelse de eski zamanlar maniler paranın çok önündeydi. İnsanları uykunun dayanılmaz güzelliğinden o güzel manileriyle uyandırırlardı sahur sofralarının emektarları. Bayram sabahı bahşiş toplarken dahi insanları eğlendirirler, eğlendirirken kibarca harçlık isterlerdi. Burada geçmiş zaman eki kullanıyorum, çünkü günümüzde mani söylemeyi bilen ve söyleyen davulcu kalmadığı gibi haftada bir bahşiş isteyen ve bunu isterken insanları zaman zaman rencide eden bir yapıya dönüştü. Benim gibi gelenekleri seven biri bile, bu tavırlardan dolayı artık bu gelenek bitmeli diyebiliyor.



Bir fırıncı çocuğu olarak eski ramazanlardan en çok neyi özlüyorsun sorusuna cevabım  çok net olur, nerde o eski ramazan pideleri. Babamın el emeğini çok özlüyorum. Ramazan öncesi hazırlık yapılırdı, susam alınır, kepek alınır, çörek otu alınırdı. Pide ustaları ile anlaşılırdı. Çünkü ekmek ustalarından iyi pide ustası olmaz. Bu işin ilmi ayrıdır, herkes tırnak yapamaz hamura. Ee tabii ki bunun bedeli vardır, o ustaların yevmiyeleri fazladır. Malzemeleri özeldi, ustaları özeldi ramazan pidelerinin o eski yıllarda. Bu nedenle maliyeti de satış fiyatı da yüksekti. Günümüzde ise ekmek hamurundan yoğur pideyi, fırınlar zaten tüplü, susamla çörek eser miktarda, usta farkı da yok, soruyorum pide niye pahalı o zaman? Yahu bazı fırınlar ya da pide çıkaranlar kepek bile kullanmıyor.  En önemlisi de aldığım pidede baba kokusu yok.

Çocuklar alışsınlar ramazan kültürüne diye öğlene kadar oruç tutmalarına izin verilirdi. Bu orucun ismi Tekne Orucu idi. Öğle saatlerinde çıkan ilk pide alınır, üzerine tereyağ sürülerek oruç bozulurdu çocukken. İstanbulda direklerarası eğlenceleri olur, uzak şehirlerde yaşayan bizler televizyondan izlerdik bu eğlenceleri. Tek kanalımız vardı, ama o tek kanalımız dolu dolu olurdu ramazanlarda. Diş Kirası adı verilen bir gelenek vardı, zenginlerin köşklerinin kapıları açılırdı, isteyen herkes bu evlere girip yemek yiyebilirdi.

Ayrıca komşularla yapılan sahurlar, aile olarak oturulan iftar sofraları, ramazan şerbeti, bizim bölgenin ekmek dolması özlem duyduğum ramazan geleneklerimizdir. Ramazan bitmeden ihtiyaç sahiplerine fitre verilirdi. Ramazan her anıyla tam bir paylaşım ayıydı eskiden, günümüzde biraz daha bireyselleştik sanırım. Büyük sitelere taşındıkça hem eski adetlerimiz, hem de eski komşuluklarımızı kaybetmeye başladık. Belki de gün sayım arttıkça dünyada, ben doğal gelişim süreçlerini fazla duygusal bir yapıda değerlendiriyorum.

Her ne olursa olsun hayata dair, bir gerçek var ki emekle hazırlanmış bir iftar sofrasını taçlandıran bir sade Türk kahvesidir. Komşularımızla içelim ki kırk yıl hatırı olsun. 


Yorumlar

  1. Çocukluğuma geri döndüm bir an. Ben de izlerdim hepsini. Oruç tutacaklara hayırlı Ramazanlar dilerim 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel günlerdi değil mi, insan özlüyor. Hayırlı ramazanlar...

      Sil
  2. Günümüzde birçok şeyde olduğu gibi Ramazan gelenekleri de yok olmak üzere ne yazık ki..Hayırlı Ramazanlar olsun hepimize..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşam değişiyor, nelerimizi kaybetmedik ki dünden bugüne. Hayırlı ramazanlar..

      Sil
  3. Benim için de çok özel ve huzurlu bir aydır Ramazan. Televizyon falan açmadan geçecek yalnız, o zaman büyüsü bozuluyor :) Hele bu mevsim tam benim gençliğimin mevsimi, sahura kalktıktan sonra okul saatine kadar teknik resim çizer, sınava hazırlanırdım. O saatlerde inanılmaz güzel çalışırdı aklım :) Eve dönünce uyurdum tabi. Annem çağırdığında sahur mu iftar mı algılamam vakit alırdı :) Dünya Kupası'na denk düştüğü sene harikaydı. İftar öncesi bir maç, sahur öncesi bir maç vardı.

    Huzurlu, bereketli sofralı, sevdiklerimizle birlikte bol sohbetli, çok güzel bir ramazan olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya kupasına denk düştüğü sene 1986 Meksika dünya kupası. Yaz ayı, abimle ramazanda fırında çıraklık yapıyoruz. Ben futbol hastasıyım maç var, babam farkedip pideleri verip eve gönderdi beni, çok mutlu olmuştum. Güzel günlerdi, babam ışıklar içinde uyusun, keyifliydi. Hayırlı ramazanlar...

      Sil
  4. Nostaljik anlatım çok etkileyici, hey gidi eski ramazanlar demeyelim de ne diyelim şimdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski ramazanlar, eski mahalleler, eski komşuluklar diyelim. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  5. Şöyle eskilere bi gittik. Güzellikler hep eskilerde zaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gittik valla, ben bu aralar çok gidiyorum :))

      Sil
  6. Ramazan demek rahmetli anne ve babamdan kalma naif, hasret dolu anılar demek..
    10 kardeş sahura kalktığımız tatlı curcuna, babamın sinirli iftar beklemeleri, annem ve ablamların iftar yemeği hazırlama telaşı, üç kardeşim ile pide kuyruğunda matrak sohbetlerimiz, iftar sonrası mahallede kukalı saklambaç oyunları, ramazan davulcusunun peşine takılıp mahalleyi turalayıp, orijinali gibi olmasa da davulcu ile birlikte manileri bağıra çağıra tekrar etmek demek.. Eski günlere hasret demek..
    Bugünlerde tüm bu manevi değerlieri kaybettiğimiz demek.. Zamana yenilmek demek..
    Hoşgeldin Mübarek On bir Ayın Sultanı. Bize bu maneviyatun yüceliğini anlatan ve öğreten cümle geçmişlerimiz ruhları şad olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel kalabalık bir aile, neşeli günlerinizi gözümün önüne getirdim gülümsedim. Mahalleli olmak ne güzeldi, komşular. Arefe günü başlardı baklava, börek pişirmeye gelenler. Çift metal numara vardı, biri tepsiye batırılır, diğeri komşulara verilirdi. Geldiğinde tepsisi karışmasın diye. Fırın mis gibi baklava, börek ve bilumum tatlı kokardı. Sonra pişirdiğimiz bu tatlıları bayram ziyaretinde yerdik. Eski günleri hatırlamak bile çok güzel. Hayırlı ramazanlar..

      Sil
  7. Bu yazı Ah nasıl güzel bir lezzet bıraktı ruhumda.
    Sahi ne güzel günler yaşamışız.
    Şimdiki sahte softaların yerine Agah Çıbukçu’nun güzel sohbetlerine aamir Ateş’in ilahi grubunun eşlik ettiği huzurlu saatlerde buluşurduk.
    Hele de o insanın içine işleyen tam makamıyla okunan akşam ezanından sonra yapılan Türkçe oruç duası hiç unutulmaz.
    Şimdi öyle mi? Yarın Ramaza’nın ilk günü ve bütün canlı yayınlar Oruç Baba Türbesi’ndeki sirke ile oruç açanları gösterecek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel günlerdi, daha temizdi ilişkilerimiz. İnanç Saati programı vardı, rahatsız etmeyen huzur vern programdı. Şimdilerde oruç tutmak yerine orucunu bozmaya kafayı takmış insanların, tv de derdi kazandığı para olan bir adama hep aynı soruları sormasıyla geçen bir ay bırakıyoruz geride. Hayırlı ramazanlar dilerim.

      Sil
  8. ne kadar güzel yazmışsınız çocukluğuma gittim o pide kuyruğunu o mis gibi kokan pidenin kokusu ellerimiz yana yana tutardık 😊 bol bereketli huzurlu güzel bir ramazan ayı geçirmeniz dileğiyle sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzxel günlerdi, hala sıcak pide alıyorum ama eski kokusu ve sıcaklığı yok. Teşekkürler..

      Sil
  9. Çoğu kişinin bir aylığına müslüman olduğu ay hoş geldi diyelim. Eskiden bir ruhu vardı gerçekten. Şimdiler de pek o ruhtan eser yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgelmiş 11 ayın sultanı, hayırlı ramazanlar..

      Sil
  10. O ramazan sofrasında tüm aile toplanır o anın gelmesini bekler.Bu duygunun bir başkası yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzeldi topun patlamasını beklemek. Sonra bir top sesi ardından okunan ezan ve aile olmanın sıcaklığı..

      Sil
  11. eski ramazanlar, eski gelenekler ve harika bir anlatımla süslenmiş bir yazı . yüreğinize sağlık .tadıyla tuzuyla hayırlı ramazanlar

    YanıtlaSil
  12. ayy en güzeliiii babanın el emeği idi yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babanın kokusu gibi, mis gibi olurdu. Teşekkürler..

      Sil
  13. Çocukluğumdaki ramazanları hatırladım Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzeldi, uyarıcı etken az olduğu için aileler ve komşular birlikte daha çok zaman geçiriyorlardı.

      Sil
  14. Ramazan demek, ninem demek, güllaç demek, kalabalık sofralar demek, mis gibi pide kokusu demek, sahur keyfi demek...Gerçi şimdilerde bunları yakalamak pek mümkün değil artık maalesef. Çok hoş bir paylaşım olmuş, teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ramazan ayının sofraları, tüm ailenin bir arada olduğu davetler olurdu. Teşekkürler..

      Sil
  15. Ne kadar güzel anlatmışsınız öyle. Ramazanda en çok sevdiğim şey sahur keyfi ve heyecanlı iftar bekleyişi sanırım. Özellikle tüm herkesin bir sofrada toplanması tarif edilemez bir mutluluk. Bu güzel yazı için emeğinize sağlık. Hayırlı ramazanlar herkese.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçükken oruç tutmasam da sahurda kalkmak isterdim, çok keyifli gelirdi. Büyüdükçe uyku tatlı geldi ben kalkmadan tutacağım dönemi başladı :)). Teşekkürler..

      Sil
  16. Epey eskilere gittim ben de , ne güzel günlerdi. Hacivat ve Karagöz' ü ben de çok severdim, sıcacık pide, birlikte yapılan iftarlar...Herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayırlı ramazanlar, ortak değerlerimiz özleniyorlar. Maalesef şimdi yerini saçma sapan kurgu sorulara cevap vererek türeyen, parayı öne çıkartan insanların programları aldı. Teşekkürler..

      Sil
  17. Oruç tutan olmadığı gibi, tutana da saygıları kalmadı. Allah sonumuzu hayretsin. Hayırlı Ramazanlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla benim eskiden beri gözlemlediğim özellikle Anadolu şehirlerinde daha çok oruç tutmayana saygının kalmamasıdır. Ülkede ve çevremde oruç tutana saygı hep var, ama tutmayanın yemek yeme özgürlüğü sorgulanıyor, eleştiriliyor hatta hakkı gasp ediliyor. Anaoluda iftardan önce yemek yiyecek açık restoran bulunamıyor. Bence herkes birbirine saygı duymalı ve eşit insani haklar uygulanmalı. Çok teşekkürler..

      Sil
  18. Benim de çocukluk anılarım canlandı gözümde :) Ne güzeldi o Hacivat Karagöz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi ya, ne gülerdik. Masumdu günlerimiz, henüş ayrışmamıştık. Teşekkürler...

      Sil
  19. karagöz ve hacivat amcalar halen bile keyifle izlenen şahaserler bence..eski bayramlar güzeldi ama her bayramın kendine göre bir farklılığı var,biz nasıl "eski bayramlar bir başkaydı" diyorsak şimdiki nesil de gelecek te aynı şeyleri sölücektir,yani her devrin kendine göre bir bakış açısı var.. neyse ramazan dönemlerini çok iyi vurgulamışsınız,elinize sağlık..😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz da eski günlerimize özlemimiz geçmişi anlamlı kılıyor. Yaşam değişiyor elbet, hatta siyasiler iyi yöndeki değişimleri kendilerine mal etseler de , ilgisi bile yok. Yaşam değişmesi gerektiği için değişiyor, farklılaşıyor. Değişimlerde o neslin mutlu olması önemli, bunu da belli bir yaştan sonra öğrenecekler. Güzel yorum ve katkınız için teşekkür ederim.

      Sil
  20. Pidelerden yana ben de çok şikayetçiyim. Yıllardır güzel pide yapan bir yere rastlayamadım. Nurhan Damcıoğlu'nu görmek gülümsetti beni. Adını ne zamandır anmamıştım.
    Hayırlı Ramazanlar diliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de muzdaribim, bir de babadan kalma bilgiler de olunca mesleğe dair. Hele bir kandırmaca var ki, şu kara fırın mevzuu illet oluyorum. Halkı kandırmak düpedüz. Ya fırıncılar kara fırının ne olduğunu bilmiyor ya da çok kolay geliyor aldatmak. Kara Fırın sisteminde fırının içinde ortada delik vardır.Fırının odun ve kömür ihtayıcı fırının içinden değil altından beslenir. Şimdi fırın içine odun koyarak yandan ısıtmaya ya da doğalgaz kullanmalarına rağmen bu tanımı kullanıyorlar. Kara Fırında pişenin altı yer yer siyah olur ve yoğun is kokar. Altında en küçük siyahlık yoksa zaten değildir. Dayanamadım bilgi yazdım. Teşekkürler...

      Sil
  21. Ne güzel paylaşım ! Ben de tam bu sinerjiyi yakalamak üzere yeni bir mim rüzgarı başlattım. Eski ramazanlar mimi :) Ve sizi de mimledim gelip alırsanız, mutlu olurum, sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Almaz mıyım mimi, hemen gelip alıyorum :)) Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  22. Sosyal medya kullanımının artışı aile içerisinde bile bizleri yalnızlaştırdı sanki... Yine de eskiyi yaşatabilmenin elimizde olduğunu düşünüyorum ben:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette bir miktar elimizde, ancak yaşamın akışı değişti. Eskiyi olduğu gibi yaşatamayız, gerek de yok zaten. Dönemleri olduğu gibi yaşamalı, geçmişimizi özlemle anmalıyız. Bu dönem biraz daha ilişkileri mesafleştirdi ne yazıkki. Teşekkürler...

      Sil
  23. Mehmeeeeeeeeeeeeet :) Yazdıkça yazmış, yazdıkça okuyanı sarıp durmuşsun. Ben dahil hepimiz hayran kalmışız belli ki... Şöyle uzuuuun yazılarını özlemişim, ne mutlu buralarda görmek seni... Gerçekten çocukluğuma, pide kuyruklarına gittim... Hey gidi dedim, hafiften duygulandım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O sizin güzel bakışınız efendim, ben sadece biraz içimi döktüm. Valla ben de özlemişim uzun yazıları, yazarım bundan sonra da. Ben var ya ayıp olmasın diye eve alacağım pide için kuyruğa giriyordum, rahmetli babam biraz gülerek biraz kızarak alıyordu beni kuyruktan,, elime veriyordu yumurtalı pideleri haydi bu kadar iş yeter eve diyordu. Güzel günlerdi..

      Sil
  24. Yazınızı okumaya başladıgım ilk kelimeden itibaren anı yaşarcasına çocukluguma döndüm bu güzel anları hatıraları yeniden anımsatacak güzellikte yazı kaleme aldıgınız için teşekür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim. Geçmişi hatırlatabildiysem ne mutlu bana.

      Sil
  25. Uzun ama okunası bir yazı. Farkında olmadan alıp götürüyor insanı maziye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz uzun oldu farkındayım, yazdıkça yazasım geldi. Teşekkürler..

      Sil
  26. Keşke hayıflanmak yerine hepimiz elimizi taşın altına koysak, karşı komşumuzu iftara çağırsak mesela, çocuklarımızı sahura kaldırsak, yaşasak iliklerimize kadar .. İbadetlere maneviyata daha çok eğilsek bu ay.. Çok zor değil evi ramazan şerbeti , ramazan pidesi kokutmak.. Ailemize daha çok zaman ayırsak bu ay. Hayıflanmaları sevmiyorum benim de fikrim bu yönde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında hayıflanmak değil bizimki, günler eskidikçe eski günlere duyulan özlem. Elbette bazı detayları yaşayabilir, yaşatabiliriz. Ama ne kaybettiklerimiz geri gelir, ne de o anları yaşarken hissettiklerimiz. Bu sadece sofra, pide, davul konusu değil komple eski günlerin özlemi. Babaya özlem aslında derinde olan, ya da yaşanmışlıklara ve yaşanamamışlıklara, geçmişe dair. Evlerimizde elbet ramazan pidesi kokuyor bu günlerde, sofralar da kuruluyor ama o pide baba eli kokmuyor. Yani hayıflanma değil özlem. Özlemler hep olacak geçmişe dair. Bugünün gençleri yarın hissedecek, bizler ilerledikçe yaşımız farklı yaşanmışlıklara da özlem duyacağız. Ben bazen oğluma eski fuar günlerine özlemimi anlatırım, alıp getiremem o günleri geçmişten bugüne ama anarım. Ailemize zamanı bu ay değil her gün ayıralım, çünkü kaybettiklerimiz dönmüyor. Yarın çabuk geliyor ve onlara yarın olmayabiliyor. Güzel yorumunuz ve katkınız için teşekkür ederim.

      Sil
  27. ramazanlar pek değişmedi insanlar değişti alışkanlıkları değişti yaptıkları yedikleri değişti. Tabi o günleri özlemiyormuyuz özlüyoruz ya da yaşlanmaktan o günleri göremeyeceğimizden korkuyoruz güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında özlemlerimiz geçmişte yaşanmışlıklara dair. Yaşam değişiyor tabii ki bu da doğal bir süreç. Elbette farklılıklar olacaktır, bizler de kendi dönemlerimizi özleyeceğiz. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  28. Ramazana özgü muhteşem değerlerimiz var ancak bazıları günümüzde unutulmuş durumda. Bu durum beni üzüyor. Yazınız harika olmuş. Kaleminize sağlık. Herkese hayırlı ramazanlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim değerlerimiz her biri, nesiller boyu gelen. Bence unutulmaktan çok günümüzün şartları değişti ve farklı önceliklerimiz var artık. Özlüyoruz o eski günleri. Çok teşekkür ederim. Hayırlı ramazanlar..

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar